Cennet Adası - Zıraat Adası

Didim, Bodrum, Marmaris gibi yerler başta olmak üzere her yaz su sıkıntısı yaşanırken; oteller ısrarla bunun gibi bazı sahil beldelerinde havuzlarına tanker tanker su taşırken sezonun bitimiyle bunları unuturuz hepimiz.
Kasımla başlayan sağanaklar bazan hiç durmaz ve ortaya istenmeyen şeyler çıkabilir. Kimisi aşırı yağış, kimisi taşkın, kimisi sel der… Adı önemli değil, verdiği zarar hep aynı… Sebebleri farklı olabilir: ya rant kaygısıyla dere yatağı doldurulup -yada doldurulmadan- yerleşim yapılmıştır, ya bölgede suyu çekecek bitki örtüsü insanlar tarafından katledilmiştir, ya rögar -veya yağan suları yeraltına alacak bir sistem- yokyur veya yetersizdir.
Bu yazının konusu bunlar değil; fakat direkt olarak yukarda yazdıklarımla alakalı.
Su akar deli bakar
“O eskidendi” diyemiyorum… Çünkü eskiden o su daha iyi değerlendiriliyormuş…
işte sarnıçlar bulara en basit örnek.

sarnıçlar en eski su depolama sistemlerinden

yağmur suyunu toplayan sarnıçlar

Yolunuz Bodrum’a Milas’a düşerse yol kernarlarında kubbeli, kireçle beyaza badanalanmış yuvarlak taş yapılar görürsünüz.
Bunları her gördüğünde ellerini açıp dua okuyanlar sonradan türbe olmadıklarını anlayınca kendilerine çok gülmüşlerdir diye düşünüyorum.
Fethiye’de Kayaköy’e gittiğimde eski insanların toprağına nasıl değer verip sahip çıktığını bir kez daha gördüm. Adamlar verimli araziye konut yapmayıp onun yerine sarp yamaçlara evlerini yapmışlar, ihtiyaçları olan suyu çatılarından sızan yağmuru evlerinin bir bölümüne inşaa ettikleri depolarda veya pişmiş topraktan küplerde tutup kullanmışlar.
Yağmur suyu, saf suya yakın olduğundan bazı mineralleri içermez. Çok güzel çay demlenir…

Didim Zeytininin Kökleri Cennetten değil ama “Cennet Adası”ndan gelir

Didim Altınkumda tekne Turlarının uğradığı Cennet Adası’nda 1960‘lı yıllara kadar zeytinciliğin teşvik edilip geliştirilmesi için bir tesis kurulmuş. Evet Cennet adasında bulunan o binalar sanıldığı gibi bir manastırın felan değil; Ziraat Fakültesinden gelen ziraat mühendisleri ve onların emrinde teknelerle buraya getirilip burada “hastalıktan ari” bir şekilde aşılanan zeytin fidanlarının yetiştirilip Didimin Özellikle Köy hizmetleri denilen Taşburun civarına dikildiği biliniyor.
Hatta rahmetli babam da gençken yevmiyeyle gidip o zeytinler için günlerce çukur açmış.

Ziraat Mühendislerinin o zamanlarda Cennet adasından teknelerle delice zeytinler getirilirken çadır kurdukları Altınkum – Çamlık’taki alan ise şimdiki DİDİM İLÇE TARIM BİNASInın olduğu yer. Kadastro geçerken zamanın yerli bilirkişileri kadostraya tapu için  Tarım ilçe olarak yazdirmislar… Çok miktarda DİDİM CENNET ADASIndan zeytin anakaraya getirilerek DİDİM ZEYTİNİN günümüzdeki temeli olmuştur dersek yalan olmaz.
Daha sonra -zannedersem 2004’te- Didimin Zeytinlerinin çıktığı bu Cennet Ada tapuda değişiklikle Turizm Bakanlığına geçmiş.
Yörenin Susam zeytini, ladolya zeytinine benzeyen yaprakları olan diğer zeytinler, ağaçtan düşünce hurma gibi lezzetlenen zeytinler ve bu zeytinlerden Bafa’ya kamyonlarla gönderilip sıktırılan yağlar yöre insanının damak tadını anlatır nitelikte…

İşte gırgırda balıkçılık yaparken Cennet Adasının diğer karşısına düşen Haydar Koy‘un bulunduğu yerde emekli bir amca vardı ve biz gırgırda ağları tamir ederken yanımıza geldiğinde kendisinden su sormuştuk. Bunları anlatmıştı bize ve o yıllarda kendisinin de hizmetli olarak Cennet Adasında çalıştığını suyu yağmurdan topladıklarını, kayıklarla fırtınalı havalarda su gelmeyince ordan kullandıklarını anlatmıştı.
Hatta Teknemiz için su almak istediğimizde bize sitenin bahçesindeki bir tulumbayı işaret etmiş “ama çay demleyecekseniz benim kendi suyumdan vereyim” demişti. Kendi suyunun ne olduğunu sorunca da “sitede su problemi çektiklerini bunun üzerine evinin giriş katındaki bir odayı betonla sıvayıp depoya çevirdiğini; yağmur sularını bu depoda topladığını ve sene boyunca kullandığını” anlatmıştı. Dediğine göre ilk yağmurlar çamurlu olduğundan bunu almazmış ama kış boyunca yağmurlardan suyu toplayıp en son koca bir parça 5-10 kg kadar sönmemiş kireci beton deponun kapağından içeri atarmış.
Bu sönmemiş kireç suda oluşabilecek kötü bakterileri, kurtçukları engellermiş dediğine göre…

Bize kendi deposundan doldurduğu yağmur suyuyla çay demleyip içmiştik. Tavşan kanı çay dedikleri şey işte “o yağmur suyuyla demlenen ve en dandik markada bile o lezzeti o rengi yakalamanızı sağlayan şey suyun kalitesi herhalde” diye düşünmüştüm… Ve o yağmur suyuyla iyi görünüyordu.

Elbette suyu olmayan yerlerde çareler üreten insanlar çağlar öncesinde sarnıçlar yapmışlar günümüzde de kullanılan yöntemler geliştirmişler.

su deposu

yağmur suyunu yıl boyu depolayabileceğiniz duvar şekilli su depoları sıkıntı çekilen yerlerde oldukça yaygın

Ne de olsa çaresizlikler buluşların anası…

Yağmur minicik damlalarıyla bile olsa şakaya gelmez…
Her yıl yağan onca yağmur önüne ne varsa katıp Didimde Yunuslu parkın olduğu yerden mesela denize akıyor yada kanalizasyona yük oluyor… Eskiden Avcılar çukuru denen yerden akan dere düne kadar her yeri sular altına katardı. Hatta Altınkum Polis Karakolunun arkasındaki bir 4 katlı bina lambırst diye çökmüştü ve temeline su giren bu binanın içinde şans eseri kimsecikler yoktu. Yazlıklarına gelen yazlıkçılar o kış moloz temizlemişlerdi sanırım.

Rant hesapları içinde yeşil alanları dere yataklarını imara açan sahil kesimlerinde her yere kanallar yaparak ne ölçüde çözüm sağlanabilir veya bunun yanısıra sisteme ekstra yük olan yağmur suları toplanıp; daha sonra park-bahçe sulamalarında, araç yıkamalarında, temizlikte kullanılamaz mı?

plastik su sarnıcı

Son yıllarda yeşil alanlar kazılıp yeraltına yapılan izolasyonla oluşturulan modern su depolama sarnıçları

Elbette kullanılabilir ama bunun için yatırım yapılması şart. Günümüzde inşaat sektöründe artan malzeme kalitesi ve kendini temizleyen, kendi elektriğini bile üretebilen “Akıllı Ev“ler neden yağmur suyunu depolayıp tuvalet rezervuarında yada apartman boşluğunun yıkanmasında kullanmasın ?

Yukarıdaki fotoğrafta Plastik kasaların birbire modüler olarak eklenmesiyle oluşturulan bu delikli yapı kazılan ve membran döşenerek su geçirmez hale getirilen çukurun içine döşenerek üstü yine membranla kapatılıyor. Yol kenarlarından sızan yağmur suyu rögar kapaklarından filtrelenerek içeri akıyor. Daha sonra bu su ihtiyaç oldukça sulamada kullanılıyor.

Sahil kesimlerinde su pahalı

Suyu yine de tüketiriz. Su temizliktir.. Su hayattır…
Hatta bilinçsizce, har vurup harman savurarak.. hoyratça tü.. ke.. ti.. riz..
ya çok zenginiz,  yada çok tembeliz veya ikisi birden..
Gökyüzünden yağan bu nimet felakete dönüşüyorsa yada boşa akıp gidiyorsa sorumlu kim ? Belediye ? Ya bunu depolayacak sistemleri çizmeyen mimarlar ? Ya buna para verecek ev sahipleri ? Ya siz ? ya biz ?

Tarlamızda yeraltı suyu çıkarma ruhsat verilmeyince eski güneş enerjisi depolarını hurdacıya satmayıp tarlaya götürdüm. Biraz tamiratla çürüyen sacı su tutar hale getirip toprağa kazdığım bir çukura naylon örtü serip yağmur suyunu her yağmurdan sonra gidip bu depolara topladım.
Fidan dikerken müthiş işe yaradı. bu kış su hasadına devam edeceğim. Tarlanın en taban yerine bir kuyu açtırabilirsem epey su toplarım diye düşünüyorum.
Evin çatısından gelen suyu da biriktirip bahçedeki ağaçlara kullanmaya devam edeceğim. Hatta balkon yıkarken, tuvalette rezervuar için kullanmayı deneyeceğim.
Tasarruf etmek isteyen yağmur suyunu toplayıp hem kanalizasyona ekstra yük olan fazla suyu değerlendirebilir hem de çevreye katkıda bulunabilir.

Bir yanıt yazın