Bafa gölü

Isırgan Otu Dalgan ve Yer Elması Cuma günleri kurulan Bafa Pazarına çıntar arayışıyla gittiğim gün nasibime düşenler…
Tıpkı Akköy pazarı gibi köylüler kendi ürettikleri ürünler dışında ne varsa yada fazla ürettikleri ne varsa fazlasını satmak için sabahın köründe pazara gelirler.
Yıllar önce Bafa Gölü kenarında bir işletmenin internet sitesini yaparken sabahın bir vakti yine buralardaydık. Ordan aklımda kalmış rengarenk mantarlar, çıntarlar… Arada yörükler ve avcılar olmasa onu da televizyonlardan görüp bakardık…
Gazetelerde haberlerde artık önemsiz birşeymiş gibi fazla verilmezken yaban mantarından zehirlenmelerin sayısı gözardı edilecek sayıda az değil…
İşte bu yüzden ben kendim toplamak yerine pazardan almayı yada hiç bulamazsam istiridye mantarı, kültür mantarı gibi kültürü yapılan mantarı alıp geçiyorum.. Lezzet tabii ki aynı değil…
Çıntar nar gibi, ciğer gibi kızarırken diğerleri de yüksek protein içermeleriyle yağsız et dedirtseler de kendine, lezzet azcık farkediyor…

Bafa Pazarı zeytin zamanı geldiğinde öyle erken kurulurmuş ki; eskilerin anlatımıyla “hoca okuduktan yarım saat bilemedin bir saat sonra alacağını aldın yoksa havanı alırsın” şeklindeymiş… Biraz abartılı da olsa saat onbire doğru Bafa Pazarının toparlanmaya başladığını gördüm. Eğer zeytin hasat zamanı olsaydı aynen eskilerin dediği şekilde olur demek ki… Çünkü dağlar bayırlar, yer gök zeytinlik ve toplanması, budanması tüm gününü alıyor insanların. Bu koşuşturmacada bırakın pazara çıkmayı, sosyalliğe bile zaman kalmıyor hasat zamanı…

Asparagus tilkimen kedirgen

Akköylü Celal aga yıllardır asparagus, sarmaşık sezonunda bu işi yapar

Yine de yolda gezerken bizi gören Bafalılar “Hoşgeldiniz” diyor, “vaktiniz varsa bir çay ikram edelim buyrun” diyorlar… İşte bu, sahil kesimlerinde gitgide yokolan misafirperverliği görmek insanı heyecanlandırıyor…

Yol kenarında Ecevit’in kahvesi var. Oturduk çay içtik, pazar gezdik… Sırtını kocaman bir dağa vermiş, gözlerini de Beşparmağa dikmiş Bafa 11 kilometre mesafedeki göl kenarındaki Kapıkırı’ndaki, Gölyakadaki pansiyon, restoran vb işletmeler dışında Bodrum-Milas yolu boyunca gözleme ve kahvaltı veren küçük mekanlarla zeytin haricinde az da olsa gelir elde ediyor.

Pazarda Çıntar bulamayış nedenim maalesef Çıntarın sadece Ocak ve erken Şubat aylarında toplanıp pazara getiriliyor oluşu…

Elim Boş dönmeyeyim diye hemen oracıktaki tezgahtan bir koca torba yer elmesı ve ısırgan otu alıyorum.

Şimdi bana “sen köyde yaşıyorsun kendin neden toplamıyorsun?” diyenler çıkacak.

Her yerden ot toplamak yanlış.

Lüks arabalarını yolun kenarına çekip ellerinde bıçaklarla ot toplayanlar, bu otların yol kenarında gelip geçen araçların egzost gazlarından nimetlerini alıp yüksek oranda kurşun, civa vb ağır metalleri bünyesine emdiğini bilmediklerinden mi böyle riskli bir şey yapmaktadırlar ? diye bir sorsunlar kendilerine.

Zaten son dönem çoluk çocuğun eline düşen ot zehirleri -herbisitler- sayesinde sağlıklı ot bulmayı bırakın, ot bile bulabilmek dert oldu.

Şevketi Bostan Yetiştiriciliği

Şevketi Bostan Yetiştiriciliği

Akköyde yol kenarında Tilkimen veya Tilki kuyruğu (kuşkonmaz, asparagus olarak bilinen otun bizdeki adı), sarmaşık satan köylülerimiz de yakında dere dere gezmektense her halde tarlalarının bir köşesine bunları arapsaçı (rezene) gibi eker olacaklar.

Milas Tarım Fuarı gezimde bizzat gördüm Şevket-i Bostan otu yetiştiriciliğinin tarımı için devlet broşür basmış, dağıtıyor.

Ot yemeğinden daha çok içine giren kuzu etiyle pahalı ve lüks sayılabilecek bir yemek halini alan Şevket-i Bostan; sırtlarında çuvalı,  ellerinde kök çapalarıyla, kazmalarıyla bayır bayır dolaşan ot avcılarının geçim kaynağı.

Bu gidişle Şevketi Bostan tükenir mi? yada dere tepe gezinip bunu aramak yerine tarımı yapılsa da gözümüzün önünde büyüse fiyatı ucuzlar mı?
Aynı lezzet olmayacağı kesin…

Ecevit’in kahvesinde üçüncü çayımızı içerken köylülerle sohbet ediyorum.

Zeytini, pazarı, turizmi derken otları da konuşuyoruz.

Mantarın bu mevsimde olmadığı dışında yakın zamanda sahlep toplamaya gidenlerin olacağını duyuyorum.

Sahlep dediğimiz, çocukken “dondurmaya girmezse olmaz” diye bildiğimiz bir tür soğanlı çiçek… Az okuyunca bunun nesli tükenen bir tür orkide olduğunu yazıyor kaynaklar… Endemik bitkiler olduğunu duymuştum. Yüzlerce ilaca hammadde olan endemik bitkiler… Ve bu orkidelerin bizim yöremizin bir zenginliği olduğunu ve yurtdışına kaçırıldığını.. ve daha neler neler

İnternet yurt dışına orkide kaçırırken yakalanma haberleriyle dolu memleketimde kaçırılamayanları da elbirliğiyle biz yok ediyoruz zaten… köküyle çıkarılan şevketibostanın yerine yenisi ekilmediği gibi, ot ilacı denilen zehirlerle çalıyı kurutayım derken dibindeki mantarı, çıntarı,  tilkimeni, kuzukulağını, sarmaşığı yok ettiğimiz gibi…

Gelelim Isırganın faydalarına

ısırgan otu ve yer elması

ısırgan otu ve yer elması

Isırgan otunu aktardan tohumunu alıp tarlanın bi köşesine ektiysem de yeşertmeyi beceremedim. İşin sırrı koyun gübresi istemesiydi kimişlerine göre.

Kan yapıcı canlandırıcı özeliğinden dolayı ısırganı ince ince doğrayıp suya koyup ertesi gün ince süzgeçten geçirip suyunu içenler ve kalan ısırganı da gözleme yapanlar da var. Hatta bu ısırgan suyuyla saç diplerine masaj yapıp saç derisine tonik etki yapıp saç çıkarttıklarına da.

Benim bildiğim kan yapıcı etkisinin yanısıra kan temizleyici ve testestoron hormonunu tetikleyici özelliği. Burda yazdıklarım bilimsellikten uzak gelebilir. Son zamanlarda piyasada satılan ısırgan özlü şampuanlar da öyledir belki. Mutlaka eskiler bundan ilaç yaparlardı bazlamanın gözlemenin içine pidenin böreğin içine koymanın haricinde.

yumurtalı ısırgan

yumurtalı ısırgan

Isırganları bir kovanın içinde yıkadıktan sonra fazla süzülmesini beklemeden doğrayıp zeytinyağında öldürdüğümüz bir orta boy soğanın içine boca ediyoruz, kapağı kapatıp bir kaç dakika buharın çıkmasını bekliyor ve bir veya iki yumurtayı olduğu gibi kırıp hızla soğanlı ısırganlara yediriyoruz. Tercihe göre çökelek vayda peynir küpçükleri de eklenebilir. kapağını kapatıp yine zevkinize göre yumurta tam pişene kadar  pişirip tabağa alıyoruz. Arzu ederseniz pişerken kurutulmuş kırmızı biberleri bütün atabileceğiniz gibi, sonradan pul biber şeklinde de ekleyebilirsiniz.

Isırgana halk arasında “dalgan” da derler. Toplarken dikenleri ele daldığından olsagerek. İnternette bazı kaynaklara bakınca böbrek taşı oluşumunu bile engellediğinden bahsediyor.

Turp Otu ekşilemesi

turp otları bir çakı yardımıyla toplandıktan sonra yapraklar temizlenir ve sadece etli kısmı kalacak şekilde kaynatılır. tercihen tuzlu suda fazla öldürmeden diri kalacak şekilde kaynadıktan sonra sarmısaklı sirke veya limon sıkılşıp o da yoksa limon tuzu eritilik üstüne boca edilir. En son sızma zeytinyağ üzerinde gezdirilir ve afiyetle yenir.

Doğadan topladığınız hangi ot olursa olsun mutlaka toprak ve kumdan ayıklanması için iyice yıkanmalı.

turp otu, hardal

turp otu ekşilemesi hardal

Afiyetle yiyin, kış aylarının tadını çıkarın. Yanında sardalya da olsa, mantar da olsa otsuz baharatsız sofra kalmasın.

Afiyet olsun.

http://www.haberturk.com/polemik/haber/956580-endemik-bitkiler-ihmal-mi-ediliyor

Bir yanıt yazın